28 Temmuz 2025 Pazartesi

Ayben'in Hikayesi: "Bahaneler ve Alışveriş Döngüsü"


Ayben sabah işe gitmek için hazırlanırken, odasında biriken elbiselerin arasına göz attı. Ne kadar da çok kıyafet vardı, her biri parlak, dikkat çekici ve bir şekilde ona ihtiyaç duyduğu bir “yeni ben” vaat ediyordu. Dün gece, sosyal medya hesabında gezinen bir butik, yeni bir koleksiyonunu tanıtmıştı. Renkli, modern ve oldukça şık bir kaban. “Bunu mutlaka almalıyım,” diye düşündü. Ama o kadar çok kıyafeti vardı ki, bir kaban daha almak mantıklı değildi.

İçinde bir ses yükseldi: “Ama bu kaban tam sana göre! Hem kışa gireceğiz, gerçekten ihtiyacın var.” Ayben, sabahın erken saatlerinde kafasında bu bahaneleri toparlarken, bir yandan da kendine engel olamıyordu. “Evet, aslında kış için güzel bir şey almak gerekebilir. Bu kaban çok kullanışlı olacak. Hem iş yerinde de güzel durur,” diye kendi kendine düşündü.

Kendini bu şekilde ikna etmek çok kolaydı. Ayben zaten farkındaydı, her yeni parça aslında hayatında bir değişiklik yaratmıyordu. Ama ne yazık ki, alışveriş yapmak ona kısa vadeli bir rahatlama sağlıyordu. Bir tür mutluluk, bir tatmin duygusu... Üstelik sosyal medyada herkesin şık giyindiğini görmek, onun da aynı şekilde görünme isteğini körüklüyordu.

Bir hafta önce, yine aynı butiklerden biri yeni bir koleksiyon duyurmuştu. Yüksek topuklu, deri botlar ve minimalist bir çanta. Ayben’in aklına hemen geldi: “Bu ayakkabılar çok şık. Hem de kışın her şeyle uyumlu olur!” Oysa dolabında zaten buna benzer bir sürü bot vardı. Hatta birkaç çanta da öyle... Ama yine de yeni bir şey almak için kendine bahane buldu. “Bu çanta biraz farklı, hem kış için olan parçalarımda bu tarz bir çanta eksik. Bu çok kullanışlı olabilir.”

İçindeki ses, “Hadi ama Ayben, dolabında hala giyemediğin tonlarca şey var!” diye bağırsa da, Ayben bir şekilde kendini ikna etti. “Bunu kullanırım, bu sefer farklı olur,” diye düşünerek kredi kartını çıkarıp siparişi verdi.

Günler geçtikçe, Ayben farkında olmadan alışveriş yapmanın verdiği bu kısa süreli mutluluğa bağımlı hale geldi. Bir hafta sonu, yeni aldığı bu çantayı görmek için heyecanla kutusunu açtı. Ama aslında, o kadar çok yeni şey vardı ki, bu çanta bir köşeye atıldı. Ayben’in hayatında büyük bir değişim yaratmadı. Yine de, “Birazdan bunu kullanırım,” diye geçirdi aklından. Aslında, çoğu zaman kullanmaya bile cesaret edemediği bu eşyalar, sadece “gereklilik” olarak hissettiriliyordu. Fakat her biri, bir şekilde Ayben’in içindeki eksiklik duygusunu geçici olarak dolduruyordu.

Bir gün kardeşine telefon açtı. “Yine alışveriş yaptım,” dedi. “Ama bu defa gerçekten ihtiyacım vardı. O yeni çanta ve kabanı çok beğendim. Hem kışa gireceğiz, değil mi? Ne giysem diye düşünürken, bu parçalar çok işime yarayacak.” Kardeşi biraz durakladı ve “Abla, her defasında bir ‘gerekçe’ buluyorsun. Ama senin gerçekten ihtiyacın olan, daha az eşya ve biraz düzen. Belki dolabındaki şeyleri bir gözden geçirmelisin,” dedi.

Ayben bir süre düşündü. Arkadaşının söyledikleri doğruydu. Fakat o anda, Ayben, her alışverişin sonunda bir tatmin duygusu yaşadığı için, kendine engel olamayacağını biliyordu. “Belki,” dedi, “ama şu anki durumumla mutlu oluyorum.”

Ayben, bir yandan hayatında eksik olan şeyin daha az eşya değil, aslında duygusal bir tatmin olduğunu biliyordu. Ama ne yazık ki, bu tatmini alışverişte buluyor, ve her defasında kendini ikna ederek bir sonraki parçayı almak için bahaneler üretmeye devam ediyordu.


.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...