18 Mayıs 2020 Pazartesi

İnsanı Tüketmek


Kendini mükemmel sananlar ve hatalarıyla gurur duyanlar lütfen yazıyı okuma zahmetinde bulunmasın...

- Ne oldu bize, ne ara bu hale geldik?
- Neye benzemeye başladık?
- Bizi ele geçiren hırslarımız sonumuzu mu getirdi acaba?
- Evde kalma sürecinde neler yaşadık?
- En çok güvenip en çok kaybettiğimiz şeyler neler?
- Ne kadar aciz olduğumuzu fark ettik mi?
- Maddi ya da manevi güçsüz olduğumuz anlar peki?
- Bencilliğin sınırını aştığımızda ne gördük?

Hepimizin hayata tutunmak,yaşamak ve başarmak gibi hırsları var, insan doğası gereği yaradılıştan beri hep oldu ve olacak. Ama biz bu hırsları fazlasıyla abarttık sanki. 1000 lira kazansam yeter derken 10.000 bin lira yetmedi, 3 pantolon - 2 gömlek tamam derken evlerimizde  giyinme odalarımız doldu taştı. Ayağımızı yerden kesen arabalara değil aldığımız maaşın 20-30 katı değerindeki arabalara değer verdik. İnsanların ekmek bulmak için neler yaptığını unutup son model cep telefonları için kendimizi parçaladık. Zengin - fakir fark etmeksizin herkes at gözlüğünü takıp pastadan en büyük dilimi almanın peşine düştü. Hemde savaşta her yol mubahtır korkunçluğuyla.

Gecenin perdesi, yanıp sönen ışıklar,uzun zamandan kalan hatıralar, kalbimi açık pembeye boyayan duygular.



Sevdiğimiz insanlar çıkarlarımıza ters düştüğü an onları düşman ilan ettik. Kendimize bencil ve büyük bir dünya kurarak başladık işe, en önemli ve öncelikli olan tabii ki bizdik. Bizim hayallerimiz gerçek olmayı hak ederken etrafımızda ne varsa görmezden geldik, çünkü biz zaten onlar için en iyisini düşündüğümüze inandırdık kendimizi. İnsanların seçimleri, değer yargıları olabileceğini göz ardı ettik. Çoğu zaman anne-baba, çocuk hatta ömür boyu yaşamayı düşündüğümüz eşleri hırslarımız uğruna kurban ettik. Hata benimse onunla gurur duyarım hastalığı sardı etrafımızı. Hataları görmezden geldik, görünce onları savunup haklılığına kendimizi de inandırdık. Ne zamandan beri hakaret, kavga, küfür güç göstergesi oldu? Sesi daha çok çıkan, gücü yeten haklı mı oldu? Sadece kendi kırgınlıklarımızı konuştuk karşımızdaki sessiz çığlıklar atarken düşüncelerin üzerinde dans ettik. Sonunda gittikçe yalnızlaştık, fiziksel ya da manevi yalnızlaşmadan bahsediyorum. Ama yine akıllanma ruhumuz, doymadı gözümüz, sizce de yeniden doğmanın vakti gelmedi mi?


Diğer yazıda gözden geçirelim mi kendimizi???












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...