15 Nisan 2025 Salı

Ayben'in Hikayesi: "Kaybolan Gömlek ve Unutulan Şıklık"

 


Ayben sabah, işe gitmek için hazırlanmaya başladı. Yavaşça dolabına yöneldi. Bugün rahat bir gün geçirecekti, ama yine de iyi görünmek istiyordu. İçinden bir gömlek giymek geldi, ama o gömleği bulamıyordu. “Hangi rafın arasındaydın, seni ne zaman son gördüm?” diye mırıldandı. Dolabını karıştırarak bir süre gömleğini aradı, ama bulamıyordu. Öfkeyle dolabın kapaklarını kapattı. “Bir sürü kıyafet var, ama hiçbiri tam istediğim gibi değil,” diye düşündü.

Bir anda aklına başka bir seçenek geldi. “Belki şu yeni kazak iyi olur,” diyerek, henüz etiketini bile çıkarmadığı şık bir kazak aramaya başladı. Kazak, dolabının derinliklerinde, diğer giysilerle birleşmişti. Ayben, kazakla birlikte diğer tüm kıyafetleri dışarı çıkardı, ama ne yazık ki o kazak da gözden kaybolmuştu. Çaresiz bir şekilde dolabındaki tüm giysilere göz attı, fakat kazak bir türlü bulunamıyordu.

Bir süre sonra, Ayben bu karışıklıktan bıkmıştı. “Neyse, bunlarla idare ederim,” diye düşündü. Giydiği gömlek, aslında pek şık değildi ama neyse ki güzel bir pantolon vardı. Çabucak giyinip, makyajını yaparak evden çıkmaya hazır hale geldi. Ama yine de bir şey eksikti. “Bir şey çok garip,” diye düşündü. “Her zaman bir gömlek ya da elbise bulabileceğimden emin oluyordum, ama bugün her şey karma karışık.”

Ayben, cebinden telefonunu çıkarıp sosyal medyayı kontrol etti. Instagram’da bir arkadaşının yeni aldığı elbiseye göz attı. “Çok güzel!” diye düşündü. Ama o sırada ayakkabılarına ve çantasına göz attı. Şu an giydiği ayakkabıları  ve çantayı alalı epey olmuştu, aslında tam uyumlu değildi. “Belki de biraz daha şık bir şey seçmeliyim,” diye düşündü. Ama bir bakıma, üşenmişti. Yeni bir çanta almak, ayakkabı değiştirmek ve bunları evde denemek istemiyordu. Zaten hala kazak bile bulamamıştı.

Ayben, çantasını ve ayakkabılarını değiştirmek için zaman harcamayı göze alamazdı. Hızla evden çıktı. Zaten işe geç kalıyordu ve şıklığa olan takıntısı, o anki karışıklığı görünmez kılmaya yetmeyecekti. Akşam iş çıkışı bu “küçük” eksikliklerin farkına varır mıydı? Aslında bu soruyu sormaktan bile vazgeçti.

İçinde bir huzursuzluk vardı. Yine bir şeyin eksik olduğunu hissediyordu. Alışveriş yapmayı seviyor, ama aslında bulduğu şeylerin hiçbirini tam olarak kullanmıyordu. Hem dolabında hem de hayatında bir karışıklık vardı. Çantasını değiştirmediği için üzülmemişti belki, ama kaybolan o kazak ve bulamadığı gömlek, günün sonunda ona hala huzursuzluk veriyordu.

...........



13 Nisan 2025 Pazar

Ayben'in Hikayesi: "Sonsuz Alışveriş"


Ayben sabahları, kahvesini içip telefonunu eline alırken ilk yaptığı şey, alışveriş sitelerini kontrol etmekti. Instagram'da bir gezintiye çıktı, yeni tasarımcı çantalar, mutfak robotları ve dekoratif lambalar arasında kayboldu. O sabah en çok dikkatini çeken, yeni çıkan bir çanta koleksiyonuydu. Farklı renklerde harika çantalar vardı. “Bu tarz bir çanta gerçekten bana çok yakışır,” diye düşündü ve hemen sepete ekledi. Sonra, birden mutfak eşyaları dikkatini çekti. Güzel bir set bıçak ve şık bir mikser. “Evet, kesinlikle buna ihtiyacım var,” diyerek onu da sepete ekledi.

Kendi kendine, “Bugün tek bir şey alacağım, bu kadar yeter,” diye düşündü. Ama alışveriş yaparken arka planda bir şeyler devam ediyordu. Favori listesine bir sürü yeni aksesuar, kitap ve ayakkabı ekledi. “Bu sefer kesin doğru seçimi yapacağım,” diyordu. Sonunda yeni çantasını, mutfak robotunu ve bıçak setini sipariş etti. Ama sonra bir şey dikkatini çekti. Birkaç saat önce beğendiği o harika ayakkabılar. “Evet, bu ayakkabıları da almalıyım,” dedi ve onları da favorilere ekledi.

Bir hafta sonra paketler evine gelmeye başladı. Ayben, heyecanla paketlerini açtı ama ne yazık ki hiçbiri beklediği gibi değildi. Çanta tam istediği renkte değildi, mikserin tasarımı beklediği kadar zarif değildi. Bıçak seti güzel görünüyordu ama o kadar kullanışlı değildi. Yine de Ayben her zaman yaptığı gibi, bu ürünleri hemen iade etmeye karar verdi. Ama hiç beklemeden, yenilerini almak için alışverişe çıkmaya devam etti.

Bu sefer, çok daha farklı bir şey almaya karar verdi: dekoratif objeler. İnternette gezinen popüler bir influencer, evindeki yeni dekorları paylaşıyordu. “Şu vazoyu almak istiyorum,” dedi ve hemen sipariş verdi. Hatta yanında birkaç kitap da ekledi. “Bu kitapları almazsam, evde okuma alanım eksik olur,” diye düşündü. 10 dakika sonra, vazoyu ve kitapları satın almıştı.

Bir hafta sonra gelen paketlerin içinde yine sevdiği ama kullanmayacağı eşyalar vardı. Vazo, aslında dekorasyona uyum sağlamadı, kitaplar ise hiç ilgisini çekmedi. Ama bir şeyi fark etti: “Bu kadar çok eşyam var ama kullanmıyorum,” diye düşündü. Yine de alışveriş yapmaya devam etti. Yavaşça favori listesinde onlarca ürün birikti: yeni ayakkabılar, aksesuarlar, dekoratif lambalar, mutfak gereçleri ve hiç bitmeyen çanta koleksiyonu.

Her gün, her hafta yeni bir alışveriş listesi oluşturuyordu. O kadar çok şey aldı ki, her gün yeni bir şey alması gerektiği hissine kapılmaya başladı. Kimi zaman “bu kadar fazla şeye gerek var mı?” diye düşünse de, o his kısa süreli oluyordu. “Belki de bu ürünler bana daha fazla mutluluk getirir,” diyerek kendini kandırıyordu.

Bir gün bir arkadaşının evine gitti. Arkadaşı, evinde sadece birkaç tane dekoratif eşya, bir mutfak robotu ve çok minimal bir yaşam tarzı benimsemişti. “Ayben, evin çok kalabalık olmuş,” dedi arkadaşı. Ayben gülümsedi, ama içinden “benim evimde çok fazla şey var, ama asla tatmin olamıyorum,” diye geçirdi.

Sosyal medyada, influencer’ların birer birer her yeni ürünü tanıttığını görmek, Ayben’i sürekli tüketim yapmaya itiyordu. Bir alışveriş döngüsünün içinde sıkışıp kalmıştı. Her gün, yeni bir şey almak, yeni bir stil oluşturmak istiyordu.

Ama her alışveriş sonrası, bu döngüye biraz daha bağımlı hale geliyordu. Hiçbir şey tam olarak istediği gibi değildi. Ama Ayben, alışveriş yapmaktan vazgeçemedi. Favorilerinde bekleyen onlarca ürünle, yeni paketlerin gelmesini dört gözle bekliyordu.


.....




10 Nisan 2025 Perşembe

Ayben'in Hikayesi: "Tüketim Döngüsü"


Ayben sabah erkenden uyanıp telefonu eline aldı. İlk iş olarak, Instagram’ı açtı. Kendini, influencer’ların paylaşımlarına kaptırmıştı. Bu sabah, en sevdiği stil ikonlarından biri yeni bir elbise paylaşmıştı. "Sıcak yaz günleri için mükemmel seçim!" diye yazıyordu altına. Elbise gerçekten çok güzel görünüyordu. Ayben, hemen favorilerine ekledi. "Bunu almalıyım," diye düşündü.

Gün içinde ofise giderken zihninde bu elbise vardı. Çalışmaya başlasa da aklı hep sosyal medya ve yeni gelen alışveriş bildirimlerindeydi. Ofis masasında birkaç saat geçtikten sonra, nihayet öğle molasında akşam için alışveriş yapmaya karar verdi. Hemen elbiseyi sepetine ekledi, sonra düşündü: “Ama ya başka bir renk olursa?” Hızla rengini değiştirdi. Biraz sonra aynı elbiseyi tekrar sepete ekledi. Farklı renklerde, farklı boyutlarda... Tekrar favori listesine eklendi. Hangi rengi alsa, mutlaka birinin ona yakışacağını düşünüp alacağına karar verdi. Alışverişi bitirdiğinde ise “Bunu gerçekten çok seviyorum” diyerek siparişini verdi.

Bir hafta sonra, paket kapısında bekliyordu. Hızla paketini açtı, içinde tam istediği gibi bir elbise vardı. Ancak bir sorun vardı. Ayben elbiseyi giydiğinde, tam beklediği gibi olmadığını fark etti. “Bunda bir eksiklik var. Belki biraz daha uzun olmalıydı,” diye düşündü. O kadar çok tercih seçeneği vardı ki, en sonunda biraz daha uzun olan başka bir modeli sipariş etmeye karar verdi.

Bir hafta sonra, yine bir paket geldi. Bu seferki elbise biraz daha uzun ama tam da istediği gibi değildi. Ayben, bunun da tam uymadığını fark etti. Ama bu sefer elbiseyi iade etmeye karar verdi. Paketini hazırlayıp postaya götürürken içinden bir ses: “Belki başka bir şey alırsam…” dedi. Hemen aynı mağazanın yeni koleksiyonunu inceledi. Başka bir elbise vardı, tam ona göre.

Bir hafta sonra, yeni elbise geldi. Bu da harikaydı ama, yine de tam olarak Ayben’in istediği gibi değildi. Ama bu döngü hiç bitmiyordu. Ayben bir daha aldığını ve beğenmediğini düşünse de, başka bir şey aramaktan bir türlü vazgeçemedi.

Sosyal medyada da sürekli yeni paylaşımlar gördü. Yine bir stil ikonu, en son aldığı çantayı gösteriyordu. Ayben, çanta çok şık dedi kendi kendine ama sormadan edemedi: “Bunu da almak istesem, hangi rengi almalı?” Favori listesi, yavaşça tıka basa dolmuştu. En sevdiği influencer’ın beğendiği her şeyi almak bir zorunluluk gibi hissettirmeye başlamıştı. Elbiseler, çantalar, ayakkabılar… Hepsi favorilerdeydi. “Bir tane daha alsam, bu sefer doğru seçim yapabilirim,” diyordu sürekli.

Ama Ayben'in fark edemediği bir şey vardı: Hangi elbiseyi alsa, her zaman aynı şeyi giymeyi tercih ediyordu. Alışveriş listesi sürekli yenileniyor, ama evde dolabındaki kıyafetler değişmiyordu. Ayben bir noktada, en çok sevdiği elbiseyi giydiğini fark etti. “Bunu hep giyiyorum, ama niye bu kadar çok şey aldım?”

Sosyal medyada geçirdiği vakit arttıkça, Ayben alışverişe devam etti. Hem de hiçbir şeyin ona tam olarak huzur vermediğini bile bile. Favoriler her zaman doluydu ve her yeni alışveriş, aynı tatminsizliğe yol açıyordu.

Bir gün bir arkadaşı, Ayben’i evinde ziyaret etti ve bir yorum yaptı: “Ayben, dolabında o kadar çok şey var, ama bir türlü değiştirmiyorsun. Neden?” Ayben bir an duraksadı, sonra gülümsedi: “Belki de hep en iyi versiyonunu arıyorum. Ama bir türlü bulamıyorum.”


........



9 Nisan 2025 Çarşamba

Ayben'in Hikayesi: "Alışveriş Tutkusu"

Ayben, sabah güne başlarken her zaman yaptığı gibi telefonunu eline aldı. Sosyal medyada gezdi, yeni koleksiyonlara göz attı ve her bir marka sayfasını inceledi. Bugün "almasam olmaz" dediği yeni bir trençkot vardı. Hem çok şıktı hem de hemen her kombinle kullanılabilir diye düşündü. Kendi kendine: “Bunu almalıyım, mutlaka ihtiyacım olur...”dedi.

Memur olarak çalıştığı ofise gitmek için hazırlanırken, dolabındaki onca kıyafet arasında yine de ne giyeceğini bulamıyordu. Hatta bir ara “ne kadar çok şeyim var” diye düşündü ama sonunda yine en yeni elbiseyi seçti. Bu ona biraz moral veriyordu. Ofisteki her gün, sıkıcı rutinle geçiyor; sabah 9’dan akşam 6’ya kadar oturduğu masada, yeni bir kıyafet almak gibi küçük bir ödülün kendisine biraz olsun keyif vereceğini düşündü.

Ayben, evde de sürekli yeni şeyler alır ama çoğu zaman kullanmazdı. Sadece almanın heyecanını yaşamak yetiyordu. O koca kutuları açmak, poşetlerden yeni bir şey çıkarmak – işte o an hayatının en güzel anıydı. Kıyafetler, dekorasyon ürünleri, makyaj malzemeleri... Her biri, “şu an” için gerekli gibiydi. Ama o kadar çok şey vardı ki, odaların bir köşesine konulmuş eşyalar bazen gözden kaybolur, başka zamanlarda ise ne olduğunu bile hatırlamazdı.

Bir akşam, akşam yemeğini hazırlarken eski bir fotoğraf albümüne denk geldi. Üniversiteden mezuniyet fotoğrafı. Hemen sonra başka bir albüm, yıllar önce aldığı ve kullanmadığı bir aksesuarla çekilmiş bir fotoğraf. “Yine bir şeyler alıp da kullanmamak ne kadar tanıdık bir his,” diye düşündü...


.....

8 Nisan 2025 Salı

Merhaba Ben AYBEN! - Bir Alışveriş Bağımlısının Hikayesi

 


Adım: Ayben

Yaşım: 32

Mesleğim: Kamu Çalışanı

Yaşadığım Yer: Şehir merkezinde 3+1 bir daire (bir odayı giyinme odası yapmaya çalıştım ama eşyalar taştı her yere)

Dış görünüşüm:

  • Uzun koyu kahverengi saçlar

  • Çoğunlukla doğal makyaj yapan ama ruj koleksiyonu olan

  • Ofise genelde sade ama şık kıyafetlerle giden ama dolabında 100’den fazla parça olan biri

Kişiliğim:

  • Nazik, dışarıdan çok düzenli ve planlı görünürüm

  • Ama evde kendi düzenimi kendim bile çözemem 😅

  • Rutinleri severim ama kolay sıkılırım

  • Estetik bir zevkim var

Alışveriş alışkanlıklarım:

  • Alışverişi bir “rahatlama aracı” olarak kullanırım

  • Özellikle ay sonu maaş yattığında sepettekileri “ödül” olarak alıyorum

  • Kargoların gelmesini heyecanla bekliyor ama gelen eşyaları bazen paketinde aylarca unutuyorum

  • Evdeki birçok şeyi unuttuğum için aynısından tekrar alabiliyorum

İç dünyam:

“Bu ay hiçbir şey almayacağım.”
3 gün sonra: “Ama bu ceket tam benlik...”

“Her şeyim var ama sanki bir şey eksik…”



 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...