26 Ekim 2020 Pazartesi
BURDA DERGİSİ KASIM 11 / 2020 ÖN İZLEME
17 Ekim 2020 Cumartesi
Kore Dizi Yorumu - Lonely Enough To Love
Pamuk şeker gibi tatlı ama olağanüstü hayallere sevk etmesin. Azimli, çalışkan kişilerin olduğu gerçek hayatın da ta kendisi ama biraz romantizm katılmış hali olsun derseniz ta-ta-taamm Lonely Enough to Love %99 istediğiniz dizi.
Diziye genel bir çerçeveden bakacak olursak,
Esas kızımız: Kibrit kutusu kadar bir odada redaktörlük yapan ve kendi kitabının yayınlanmasını hayal eden azimli Lee Na-Eun. Kendisi çok çalışıyor ama az kazanıyor. Patronu, yüzüne hayali olan kitabı yazabileceğini söylerken arkasından aslında bunun imkansız olduğunu söylüyor ve bu sözleri duyan Lee Na-Eun istifa ediyor. Adeta merkür retrosu gibi aynı gün yaşadığı odanın da duvarları çatlıyor ve evden çıkmak zorunda kalıyor. Valiziyle yakın arkadaşının kafesine giderken …….. işte hikayemiz de burada başlıyor.
Esas oğlanımız: Psikiyatrist Cha Kang-Woo. Çevresine karşı oldukça pozitif, meraklı, sevgi dolu biri. Geçmişinde yaşadığı bazı durumlardan dolayı ilişki kurmaktan çekinmekte. Bir gün danışanıyla psikodrama yaparkeennn …… işte yolların kesiştiği an.
Tahmin ettiğiniz üzere yollar kesişmekle kalmıyor, kader ağlarını örerek devam ediyor ve Happy Together pansiyonu misafirlerini ve biz izleyenleri bütün sıcaklığıyla sarıp sarmalıyor.
Stresli bir yaşamdan uzaklaşayım ya bir nefes alayım güleyim ama aptal insanlar da görmeyim derseniz izleyin derim. Azim, Hırs, Hayal, Düş, Yanlış Anlama, Hayal Kırıklığı, Umut dizinin bende uyandırdığı temel duygular oldu.
Enn özetle, esas kız ve esas oğlan olsun. Esas oğlan kahraman olsun çok tatlı; yakışıklı; başarılı; iyi; insanların ilgi duyduğu biri olsun. Ama tabi ki kimse mükemmel değildir onun da göstermediği sakladığı bir yüzü bir gizi olsun. Esas kızımız ise tam bir Türk kızı gibi tripli olsun. Yanısıra çalışsın azimli hırslı olsun hayal kırıklıklarına aldırış etmesin düştükçe daha sağlam kalksın derseniz iyi seyirler diler yorumlarınızı beklerim.
Yazan; Merve
16 Ekim 2020 Cuma
"Kırmızı Oda" Dizi Analizi
13 Ekim 2020 Salı
Emily in Paris
Netflix’in yeni gözdesi: Emily in Paris!
Paris’i gezeyim sokaklarını göreyim insanları hakkında az çok fikrim olsun derseniz izlenebilir. Ama Paris şıklığı, ışıltısı, nezaketi olsun, hayatıma bir şeyler katsın, insanları da ne de güzeldir derseniz ı-ıh… Sizi tatmin edebilecek nitelikte değil.
Emily başarılı hırslı bir kız öyle birini izlemek güzel de bel altı espriden kadının sadece obje olarak görülmesinden de sıkıldım ya hu.. Dizide hoşuma giden sadece 2 cümle oldu:
“-Biz çalışmak için yaşamayız. Yaşamak için çalışırız.”
“-Biz partide ve yemekte asla iş konuşmayız.”
Şimdi geniş özete geçelim,
Öhöm öhöm! Başlıyoruz efendim. 10 bölümden ve ortalama 28 dakikadan oluşuyor dizimiz. Emily kızımız Şikago’da pazarlama sektöründe çalışan başarılı hırslı bir Amerikalı. Patronu(bağlı olduğu üstü) şirketlerinin görevlendirmesiyle Paris’e Emily de onun boşalan koltuğuna geçecek. Patronu gayet mutlu Paristekiler olgun kadın sever, master dilim iyi ki fransızca vs derken tam da gideceği gün kokladığı parfüm midesini bulandırıyor ve hamile olduğunu anlıyor.
Ve Emily için macera başlıyor…
Şirketin onun için tuttuğu eski bir daireye yerleşiyor, camı açıyor, fotoğraf çekiyor veeeeeeee instagram adını “EMİLYİNPARİS” diye değiştirerek fotoğraflarını paylaşmaya başlıyor.
Emily fransızca bilmediği, amerikan kültüründen geldiği ve oradakilerden fazla disiplinli, hırslı, istekli, rüküş evet gerçekten rüküş olduğu için ha bir de oradaki patronu Slyvie’den daha genç, güzel olduğu için sürekli olarak bir mobbing görüyor.
Mobbinglere aldırmadan engelleri aşarak başarı üstüne başarı kazanıyor ama duygusal yönden de bir o kadar talihsizlik yaşıyor önce sevgilisi terk ediyor sonra onu sevdiğini düşündüğü komşusunun sevgilisiyle tanışıyor(ve en iyi arkadaş oluyorlar ama komşusunu sevmeye devam ediyor) sonra başka biri sonra başka biri sonra başka biri daha derkeenn…mutluluğu bu sezonda ………… (izleyen olursa spoi vermeyeyim ama merak eden yazsın söylerim hahah.)
Dizi bittiğinde “Sizde tek eşlilik yok mu kuzum? Kadının orada hiç mi değeri yok? Ne yani her şey erkekler için mi? Aldatmak gerçekten bu kadar normal mi? ” dedim ve bulunduğum kültüre teşekkür ettim. (Ufak bir örnek vereyim adamın karısı ve metresi birbirini tanıyor, karısı Emily’nin kocasına daha çok yakışacağı düşünüyor ve bunu Emily’ye söylüyor…I-ıh böyle şeylere gülenlerden olamıyorum ben. Keşke kimse gülmese de bu durumlar da normalleşmesee… )
Not: Aileyle izlemenizi tavsiye etmem :D
Yazan; Merve